mkg-Sponsorluk - Spor, Reklam ve Halkla ilişkiler

 Ocak 2002 - 3 Büyüx paneli - aldığım notlar 

Okuyucuya önemli not: 

Parantez içinde not diye yazdıklarım şahsi yorumum, parantez dışındakiler konuşmacıların dediklerinden aktardıklarımdır. Aktarma benim anladığım kadarıyla olanlardır. - Amacım burada kişiler ve kurumların ne olduğu ve ne dendiği değil. Amacım Türkiye'de reklamcılığın nasıl uygulandığı üzerine bilgilendirmektir, deneyimler, yaşanmışlar ve algıları aktarmaktır. Ticaret çok zor bir şey olduğunu unutmayın. Muazzam bir mücadele sonucudur ticaretteki başarılar. Konuşmacılara hayranlık duyduğumu ve kesinlikle çok takdir ettiğimin altını çizmek isterim.  Sonuçta sunum yapanlar iyisi ve kötüsüyle Türkiye'de reklamın ticaretinde başarıyı yakalamış kişilerdir, dediklerine dair notlar aldıysam demek ki çok değerli bilgiler vermişlerdir. Yoksa bunları blog olarak paylaşmazdım.  

Ek olarak: sonuçta Türkiye'de yaşıyoruz, ve ticaret yapıyoruz, ticarette biraz topluma ayak uydurmak gerekiyor, biraz da onu değiştirmek, yani reklamcı isek, ve sponsorluk işinde veya ticaretin başka kısmındaysak, cehaletin dibinde olana da, işin kitabını yazacak bilgiye sahip olana da sponsor olmayı ve bunun yararlarını anlatmayı bilmemiz lazım. Bizim yeni nesil olarak bilgiye hakimiyetimiz, sponsorluğu ileriye götürecektir. Konuşmacılar da 2002'de bu panele katılarak bunu sağlamışlardır. Bugün pek çok sektörün gelişmesinde bu konuşmacıların büyük katkısı olduğuna eminim. "Sezar'a ait olanı sezar'a vermeli" lafına uygun olarak, bu bilgilerin kralı bu kişilerdir ona göre daha iyisini onlar anlatırlar diye söylemeliyim, ben kendi çapımda aktarıcıyım. Mesleği daha da iyi öğrenmek için bu sunucuların şahsi bloglarını takip edin, dediklerini not alın, uyarlayın ve uygulayın. Onlar öğretmen ben ise öğrenciyim. Halen!

Konuşmacılar 2002 senesine kadar (ki düşünün o zamanki Türkiye'nin halini) türlü mücadeleler ile batılı ülkelerdeki pazarlama sistemindeki bir unsuru başarılı şekilde uygulamışlar. Bunu kesinlikle göz önünde bulundurup, takdir etmek lazım. Yorumlarım ne olsa da bu saygıyı onlara burada iletmem lazım. Kesinlikle büyük saygıyı hepsi hak ediyor.

------

Türkiye'deki en büyük 3 sponsorluk:

  • Şifo Mehmet'in jübilesi
  • 12 Dev Adam
  • .... (2025 not: beğenmediğim adamların adlarını yazmıyorum, sildim) 
Sponsorluk: akıllı yönetim ile insan gücünün birleştirilmesi

Söyleşilerden aldığım notlar

Çetin Çeki Koruyürk 

Sporcular profesyoneldir

Amatörler çalışan insanların, profesyonellerin spor aktivitelerine girmesini engeller. (bugünkü 2025 Türkiye'sinde bu çok abes kaçar, o zamanlar bir mükemmelliyetçilik vardı, ast üst toplumda kendini ağır şekilde hissettiriyordu, antik dönemin kalıntıları).

Tarihte sponsorluk vardır:

  • Antik çağda 190m sprint koşusu vardı. Birinci seçilirdi
  • Bir Olimpiyat şampiyonu (yani Yunan site medeniyetinin siteler sınırları içindeki teba arasında şampiyon) 
    • ismi ve nereden olduğu (hangi site vatandaşı -citizen) olduğu ile anılırdı
    • itibar getirir, şehirler bunların sponsorluğunu üstlenirdi

Mesena - mécénat

İmparator Agustus MS 8. yılda yaşamış, savaş dışında her işe bakmış, Virgin ve Horace ile alakalı olmuş, sanat konusunda yardımcı olmuş.

Médicis ailesi XV ile XVI yy arası, yaklaşık 250 yıl hüküm sürmüş. Michelangelo ve diğer italyan sanatçılara yardımcı olmuş. Rönesans'ın İtalya'da başlamasının sebebi Médicis'in sponsor olmasından dolayıdır.

Forze ailesi bilim dalında Galileo ve Da Vinci'ye sponsor olmuştu

Günümüzde 1930'lu yıllarda devlet sponsorluğu olarak Nazi rejiminin kendi siyasi amaçları doğrultusunda sponsorlukları vardı (şeytani sponsorluk) - 

  • (2025 yorumu: bu sponsorluk değil de propaganda, Çünkü 
    • sponsorluk 
      • ticari amaç taşır,
      • Sponsorluk liberal amaçlara hitap eder 
      • özgürdür demokrasiye dayanır
    • propaganda 
      • siyasi amaç taşır. 
      •  propaganda kötü art niyetli yönetim ve ideallere hitap eder 
      • karanlıktır, pisliği saklayıp yalan söyler. Kimi durumda bu gerekiyor dense de, katılmıyorum. Propaganda aşamasına gelen her şey batıktır, pisliğe bulaşmıştır. 
      • "Güneşi balçıkla sıvamaya" çalışan sistemdir
Buna göre verilen "Nazi sponsorluğu" tanımı yanlıştır.) 

2 Dünya savaşı sonrası doğu bloğunun sponsorlukları vardır (2025 notu: konuşan kişi yine propaganda ile sponsorluğu karıştırmış bence)

Ancak son zamanlarda sponsorluk ticari olmuştur 

(2025 notu: Muazzam yalanlar var bu konuşmacı anlatımlarında. Çünkü:

  • konuşmacının bence özellikle XVIII ve XIX yy Avrupa ve ABD bilgisi ya çok zayıf ya da yok. Şunları çünkü göz ardı etmiş yanlış bilgi veriyordu
    • ABD ve Batı Avrupa'da endüstriyelleşme gerçekleşmişti, 
    • eğitim ve öğretim demokratikleşmesi ile ekonomi eğitimleri üniversitelerde veriliyordu,
      • Adam Smith, Keynes ve öncesi 
    • matbaa ile reklamcılık çok gelişmişti
      • afiş  yapımı yaygınlaşmıştı - örnek: Toulouse Lautrec
      • gazete basımı yaygınlaşmış idi -
  • Sunucunun böyle hatalar yapmasının sebebi de Osmanlı ve sonradan Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyetinde, eğitim sisteminde ticaretin ders konusu olarak bilinmemesi.
  • "Pazarlama" kelimesinin, bugün (2025) dahi, Türkiye Cumhuriyetinde "marketing" karşıtı değil de "sales" yani satış karşıtı olarak kullanılması bunun acı sonuçlarından biridir)

Sponsorluk, mesena ve bağış ayrı kavramlar. Sponsorlukta karşılıklı alışveriş var, finansal destek karşılığı marka takılması isteniyor

Çetin Çeki - konuşmacı notlarım

Efes Pilsen spor kolu, yönetim kurulu üyesi. Anadolu grubu Basın ve Halkla ilişkiler Başkanı

Çetin Çeki, sponsorluk kavramına, "sponsorluk veren ve sponsor edilen" olarak bakıyor

Niye spor destekleniyor?

Sponsorluk, sponsor eden ve edilenin yararına yapılan iş anlaşmasıdır

Hangi unsurlara bakarak sponsor oluyoruz?

Spor, kültür, sanat, hayır işleri, keşif gezileri, radyo televizyon sponsorluğu

Kıstaslar neler?

  • Şirket istek ve ihtiyaçlarına yönelik olması.
  • Tüketicilere uygun olması
  • Kimlere hitap ediyor olduğu
  • Bunlara göre spor ve özellikle basketbol hedef kitle ihtiyaçlarına uygun

Haber değeri nedir?

Spor en büyük haber değerine sahip. 
Geniş kitlelere ulaşma ihtimali çok iyidir.

Bununla ilgilenen TV yayını var mı? var

Bu etkinlik ne zaman yayınlanacak
Tatmin edici mi?

Bu sorulara cevap; spor en önde gelen alan

Maliyet?Bütçe alanlarına uygun mu? Yeterli geri dönüş olacak mı? Hangi mecrada ne kadar yapılacak? Hedef kitleye ulaşabilecek miyiz?

Sponsorlık sosyal sorumluluk gereği yapılıyor.

Niçin spor sponsorluğu?

  • 1976 yılında TÜSİAD başkanı toplumsal özgüveneihtiyacımız olduğunu söylüyordu.Çalışmalar bu sebeple ağır gidiyordu. Bunu güdüleyerek  özgüven sağlayacak şey spordu
  • Basketbol çağın sporu, futboldan sonra gelişmeye en açık spor ve en çok gelişme gösterecek spor olmuştur. Kitleleri peşinden sürüklemede ikinci sırada. Görseli çok iyi.
  • Sporla ilgili panellerde şu ana kadar üzerinde durulmamış yanı: Toplam Kalite yönetimi yani Benchmarking (2025 notu: bunun ikisi farklı şeyler)

Benchmarking nedir?

  • Şirketin kendisinden daha iyi platformda bulunan markalarla kıyaslamasıdır.
  • Artık markalar başkalarıyla kıyaslanarak başarıya ulaşmaya çalışıyor
  • Spor bunu çok katı kurallara bağlayarak yapıyor: Aynı pota yüksekliği, aynı oyuncu sayısı, aynı kurallar, her maçta geçerliliğini her takım için koruyor.
  • Sporun çok katı kurallara bağlı kalarak kaşılaşmayı en objektif şekilde sağlaması önemli. Bunu düşünerek bugüne kadar çok daha büyük sponsorluk ilgisi gösterilmeliydi.
  • Bizler marka olarak kendimizi sürekli olarak Avrupa ile kıyaslamamız gerekir. Çünkü en önemli kentlerimizinhedef kitlesi Avrupa: buna bir örnek Antalya'dır. Antalya bir marka olarak örgütlenip bir marka olamıyor. Antalya'da yılda bir defa F1 yarışı düzenlense marka olurdu.

Neşe Gündoğan


Olimpiyat oyunları bugün en çok izlenen spor yayını. Olimpiyat oyunlarını 15,000 medya mensubu takip ediyor. İOC'nin kentlere katkısı altyapısına kadar uzanıyor.

Yaz oyunllarının getirisi: 

  • 1980 Moskova 88 M $
  • 2000 Sydney 1100 M $

Kış oyunları

  • 1980 Lake Placid 20M 

Gelirin dağılımı:

  • 50% TV gelir hakları
  • 21% Global sponsorluk
  • 14% Bilet satışı
  • 12% Yerel sponsorluk
  • 3% logo lisans verilmesi

Gelirin 60% ını organize eden kent kazanıyor

Bu gelirlerin yanı sıra hediyelik eşya gelirlerini eklemek gerekir

Buna göre elde edilen katkılar her alana yayılıyor: tanıtım, turizm, istihdam, sportif başarı, altyapı

1992'de İstanbul olimpiyat kanunları çıktı. Yatırımların 86% sı spor tesislerine harcandı

Toplumsal projelere destek milli politika haline gelmeli

Reklam bütçelerinin 7% si sponsorluğa ayrılmakta. Ve sporda geri dönüş çok  büyük.

Sporu marketing aracı olarak kullanmak gerekir. Bunun en başarılı örneklerinden bir tanesi Eczacıbaşıdır. Başkaları da var: Marshall, Anadolu Grubu, Efes Pilsen. Ayrıca kişiler şahıs olarak sporu pazarlama aracı olarak kullanmıştır. (2025 notu: lüzumsuz, sanat bilim ve teknolojide değilse kişilerin adlarını vermiyorum. Ve bunlar da öyle lüzumsuz pis kişiler idi. TR'de 2002 senelerinde ne yazıkki bilim sanat ve teknolojideki kişiler  yerine çok pis insanlar piyasada vardı. Düzgün insanlar seslerini kimseye duyuramıyorlardı, medya onlarla ilgilenmek yerine hababam siyasete bulaşmış ve karanlık kişileri hep övüyordu, bu konuda eski yazarlar ve gazetecilerin yazıları kitaplarını okuyun zaten kim ne onlar söylüyor. Bence o karanlık kişiler Türkiye'de sponsorluk mevhumunu kirleten kişilerdi. Halen de kirletiyorlar. İyiki biraz yıldızları söndü de, temiz kişiler ortaya çıkabildi.)

Spor global bir pazarı oluşturan unsurdur. (2025not: NBA maçları şu anda Türkiye'de dahi izleniyor, Roland Garros tenis turnuvası, Wimbledon, F1 yarışları, WWF Amerikan güreşi, vs tüm dünyada o dönemlerde uydu yayınları ile TV'den izleniyordu, bugün internetten izleniyor)

Spor tüketicileri: spor faaliyetlerini izleyen grup, farklı grupların bileşimi.

Spor, şunların satışına da doğrudan yardımcı olur: forma, ayakkabı, çikolata (2025 notu: neden çikolata dendi bilmiyorum, çikolata ile alakalı birşey hatırlamıyorum, ben bilmesem de demekki varmış)

Türkiye'de 40 milyon futbol taraftarı bulunmakta. 2001'de en çok izlenen programlar arasında futbol karşılaşmaları vardı. Bunun yanı sıra futbol'un gazeteye yansımaları unutulmamalı.

Sponsorlar arasında, otomotiv, gıda ve telekom bulunmaktadır.

Galatasaray, Sportif A.Ş.'yi kurdu; şirketleşme açısından ilk spor kulübü oldu. Ondan sonra Beşiktaş halka açıldı. 

Kenan Onuk

Spor yayınları gazete satışlarının ayrılmaz bir parçası. Her gazete spora 5 sayfadan daha az yer ayrımaz. 

Futbolun genel izlemedeki payı çok yüksek. 1 ay boyunca takip ediliyor. 

NBC'nin yayınladığı Atlanta oyunlarında enteresan bir ilk yaşandı;

Ele alınan prensip şuydu: her müsabakanın bir öyküsü var, bunun yanı sıra her sporcunun da bir öyküsü var. Buna göre kanal, her öyküyü anlatırsa izleyicinin artacağını düşünüyordu.

Futbolda, veya rus halterciler için naif öyküler anlatıldı. Buna karşılık ABD'li rakibi için de naif öyküler düzenlendi. Bu iki öykü dinleyicinin daha uzun süre kanalı dinlemesini ve daha fazladan dinleyici kazanılmasını sağladı. Bizdeki örnek Süreyya Ayhan idi. 

Müsabakalara başlamadan bu öykülerin yayınlanması ile 7% reyting artışı ve 12% seyirci artışı yaşandı.

Spor müsabakaları böylece artık film gibi olmaktadır. Bununla artık daha büyük reklam bütçeleri ayrılacaktır. (2025 notu: bugünkü pek çok yayında bunun kullanıldığını görebilirsiniz, bu yaklaşım spor dışına bile taşmıştır. Mesela TR'de televizyonlarda yapılan müzik ve mutfak müsabakalarında yarışmacıların hayatları izleyiciye aktarılmaktadır. Bunun temelleri demekki 2002 senelerindeki bu tespitlere ve deneyimlere dayanıyordu)

Belçika'da spor harcamalarıındaki 25% lik payı devlet karşılamakta, geri kalan 75%'lik payı ise sponsorlar karşılamaktadır.

Ulusları ulus yapan unsurları kaybedersek, manevi değerler kaybolur. Bunlar nedir? Spor teşkilatı kurallara uyduğu sürece kurumlar var olur.

TR'de 5989 adet spor kulübü mevcuttur. Bunları 3 kategoride toplarsak:

  • şirketleşmiş, kulüp olarak kurulmuş
  • dernek olarak kurulmuş
  • tabela kulübü
Futbol gelirleri dağılımı ise şöyle:
  • Göğüs reklamları
  • Stad isimleri sponsor tarafından kiralanması
    • İnönü stadyumunun bir önceki ismi Dolmabahçe stadyumu idi (Ülke değerleri manasında demek ki çok önem verilen kişilerin de sporla alakalı tesislere adlarının verilmesi bir şekilde sponsorluk ile ilişkilendirilebilir. Bu örnek bana tabii temiz kalpli bir yaklaşım olarak gözüktüğü için propaganda diye yaptığım tanımlamaya karşı istisnalar pek çok olabilirmiş) . Beşiktaş her türlü tasarruf hakkına sahip, ama kullanmıyor, etik davranıyor.
Spor kulüplerinin büyük bir kısmının kaynak sorunları vardır. 15% 'i başkanlık kulübüdür, 5%'i ise gerçek spor kulübüdür.

Tayfun Bayındır

Londra Olimpiyatlarında güreşte elde ettiğimiz başarı ilk defa Hürriyet'te 1. sayfadan gazeteye girdi

Şimdi boş zamanları olanlar maçlar gitmeye başladı.

1970'lerde spor sayfaları oluşmaya başlıyor

Reklam bütçeleri de spor sayfalarına kaymaya başladı

Patlamalar: psikolojik olarak insanlar patronlarına ve işlerine kızdığı için spor seyrediyor ve takım tutuyor. (2025not: bugün TR'de patronlarına ve eşlerine kızanlar tavan yapmış bence)

Vietnam savaşına ABD'de karşı çıkıldı. Her kes karşı çıkıyordu ama bir şey değişmiyordu. Muhammed Ali karşı çıktı, kamuoyu olağanüstü tepki gösterdi. (Bu spor ve sporcunun toplumdaki gücüdür)

Türkiye'de her spor dalı için sponsor bulmak kolaydır.

Sporu sahiplenmeyen siyasiler oldu. Genelde siyasiler kendi bölgelerine spor sahası yapmak için çok uğraşıyorlar, yani spora yatırım yapıyorlar, ancak bunlar atıl olarak kalmaktadır (2025 not: yukarıda sporun 2000'li senelerde hep finansal kaynak sıkıntısı çektiğinden bahsediliyordu. O zamanlarda muhtemelen spor sahaları kiralamayı çok yapamadığından finansal sıkıntıya düşüyordu çabucak, saha malzemeleri ve yapısı da bu sebeple eskiyip dökülüyordu)Bunların ne işe yarayacağı düşünülmektedir. Belediyeler spor kuruluşlarına borçlu ve icralık. Halter Federasyonu ve sponsor ilişkileri bozuk.

Prof. Dr. Caner Açıkara

Ürünün satılmasından bahsediliyor ancak ya suyun kalitesinden bahsediliyor mu; nereden geliyor? nerede toplanıyor? 

Spor Eğitim ve Kültür aracı

Birey sporu neden yapıyor? Fiziksel, sosyal ve duygusal oluşumu için yapıyor.

Spor birey ve toplum için evrensel kuralları oluşturur. Sporun evrensel kavramı: doğru ve yanlış, eşitlik, işbirliği ve takım arkadaşlığı.

Bu sosyalleşme kavramına indirgenemez

Spor en iyi şunları göstermiyor mu? 

  • Zorlanma, mücadele, sevinç. Özellikle ekonomik çökünüt zamanlarında bunlar değerli
  • Ayrıca Hüzün, ilgi, kimlik. 
    • Spor kimlik arayışına yardımcı oluyor. Almanya'da birçok türk genci spor yapıyor.
  • Sosyalleşme, başarma, özveri, istek, hırs ve yardımlaşma

Bunlar sporun evrensel ortak yanları.

Spor kendine özgü etik kuralları olan, değer ölçüleri olan, kültürü ve kavramları olan bir şeydir.

Spor toplumun aynasıdır. Sporda başarılı olmak sporcunun ve antrenörün biraraya gelmesiyle olmuyor. Eğitim organizasyon, işbirliği, siyasal yapı ve teknolojik yapının aynasıdır.

Medya toplumun aynasıdır. Medya sporun da aynası oluyor buna göre, ve spor  da medyanın aynası olmaktadır.

Medya ilettiğini çarpıcı üslupla iletir. Neyi nasıl sunduğumuz ekonomik beklenti ve haberi etkiliyor. Bunun yanı sıra medya becerisi de önemli. 

Çünkü medya toplumların gönüllü katılımlarını sağlar, spora bağımlı duruma getiren ise spor ve kitle iletişimidir.

Spor ve popüler kültür üzerine 1996'da araştırma yapılmış. Bu araştırma 600 öğrenciyi kapsamaktaydı.

Anket sorusu şöyleydi: okuduğunuz gazetede ebeveynlerinizin etkisi var mı?

Çıkan sonuçta, sosyo ekonomik yapı farketmeksizin herkes spor haberini okumaktadır.

Ünlü kişilerden sporcular, kız çocukları tarafından daha çok model olarak alınmakta.

Gazeteler 1996 senesinde 1 ay boyunca bir araştırmacı tarafından takip edilmiş. Bunun sonucunda ortaya çıkanlar şöyle: tüm gazeteler spora 20%'den 6%2ya kadar yer vermekte.

Basının spor dallarına olan ilgi sırası şöyle:

  1. Futbol
  2. Basketbol
  3. Voleybol
  4. Dağcılık
  5. Masa Tenisi
  6. Buz pateni
Buna göre Atletizm 0,5% , Bireysel 3,5% , Takım 70% , Diğer 5,5%

Anadolu kulüplerinde anket yapılmış. 30 kişi anketi. Medya kulüpleri etkiliyor mu? diye soru solrulmuş. Gelen cevaplar şöyle:

  • 80% etki çok var
  • 90% Kulübümüz izliyor
Yani medya çok yönlendirici

Spor toplumun gelişiminde önemli bir kurum. Medya bu konuda da sorumlu olmalıdır

Ergin Akman

Nike Entegre Pazarlama iletişimi

Nike'da cinsiyet, yaş ve sayı sınırlaması yok.

Spor bir içgüdü konsepti kullanıyor: "Kural yok, hakem yok, sen varsın"

"Just do it" çağrışımıyla : "Just play"

Yapılan kampanyaya ABC grubu, çağdaş aktif ve kentli olanlar reaksiyon verdi.

Hedef kitleye nasıl ulaşıldı:

  • 5600 poster dağıtıldı:
    • Nike satış noktaları
    • Okullar
    • Spor okulları
    • Üniversiteler
    • Kafeler
    • Restoranlara asıldı
  • El broşürleri:
    • Bağdat cad
    • Karum
    • Carousel'de dağıtıldı
  • Halkla ilişkiler ile TV'de ve radyoda haber olundu
  • Başvuru formlarını satış noktalarına koyduk, veri tabanı oluşturduk
  • 800'lü telefon hattı açıldı
    • 920 adet telefon aldık

Sonuçta 1000'e yaklaşık katılım oldu (not 2025: Bu sayı 2002 için gerçekten büyük bir sayıdır, o zamanın sosyo ekonomik durumuna göre bunu söylüyorum)

Yaş ve cinsiyet grubu olarak ayırdık. 12/01/2002'de Mydonose Showland'de final oldu.

Ahmet Gülüm

Yegane sponsorluk yok. Spor ve iletişim birleştiğinde başka oluyor. 

Spor dünyanın 21. endüstrisi. Otomotiv'den daha büyük. Şu anda 5 milyon kişi istihdam ediyor. 

Spor televizyon sayesinde büyüdü.

Ancak spor kültürümüz yok. Spor kültürel olarak aktarılabilir, bu kullanılmalı.Bu kuram "spor milletin aynasıdır" kuramına tersdir. 

Doğu bloku sporun iletişim gücünü keşfetti. 

Spor mu, skor mu?

Spor yaşam biçimidir. Her sabah dişi fırçalamak gibidir.

7-14 yaş grubu içinde 10 milyon çocuk var. 55%' i spor yapmak istiyor. Ancak spor yapan kişi sayısı 350.000 kişi. 350.000 lisanslı sporcu var. Bu sayı az onun için ancak o kadar endüstri oluyor. Tabi buna karşılık 5000 kulüp var.

Bizim okullarımızdali tesislerimiz kapıları kapatıyor. Okulda spor saati boş geçiyor. Bu çocuklar kanalize edilmiyor ve spor yapmak yerine başka şeyler yapıyorlar.

-------------- Panel notlarım burada sona eriyor ---------------------

Olay Reklamcılık - Capital dergisinden notlar

Reklam ajansı: ATCW - Ali Taran, Kerim Milan, Kağan Önal, Özge Beğen

Türkiye'nin en yaratıcı kampanyaları:

  • Aganigi - Fındık tanıtım grubu
  • Ağzı olan konuşur
  • Dıh dıh dıh eyi günler - Migros
  • Ne diyorsak o
  • Burası Türkiye yok öyle - Ali desidero
  • Haydi hayırlı traşlar - Derby
  • Çakar Çakmaz Çakan Çakmak - Tokai
  • Önce hüplet sonra gümlet - Capri Sun
Fikirler, yaratıcı reklamcılık hakkında:
Biz gerçekleri değiştirmeye çalışmayız, varolanlar üzerinden yaratırız. Biz bu ülke insanını gözlemleriz, onu veri olarak alırız.Popüler dil ile geleneksel dil ayrı şeyler, reklamlarda kullandığımız dil, popüler dil. 
Önemli olan ürünü günmdeme getirmek, biz bunu yapmaya uğraşıyoruz.
Önemli olan; 
  • ne diyorsunuz
  • akılda kalıyor musunuz. O kadar akılda kalmalısınız ki insanlar uyuyup  kalktıktan sonrareklamdan bahsedebilmeli, o markayı aramalı.
  • kendinizi duyurabiliyor musunuz
Çalışma şeklimiz:
  • pro-test gibi araştırmalardan sivri bir işin geçmesi çok zor. Bu tip araştırmalarla sivri reklamlar hakkında sağlıklı sonuçlara ulaşılamaz.
  • TR'de hedef kitle ayrımı yapmak zor. Bizler çalışmalarımızda hedef kitle hakkındaki araştırmalara fazla güvenemiyeceğimizi düşünerek karar veriyoruz.
  • Ajans hatalarını yok etmek amacıyla farklı bir anlayış geliştirdik.
    • bizler çalışanlarımızın hata yapabileceğini kabul ediyoruz
    • hataları çabuk kabul etmek, düzeltmelerin de çabuk olmasını sağlar.
    • bizler toplantıların insan hatasızlığını kanıtlamak amaçlı lullanıldığını fark ettik
      • yani bazı firmalar insan hatası olabileceğini kabul etmiyor ve çalışanı suçlama metoduna başvuruyor. Bu ajansın kendi hatasını kabul etmesinden daha kolay olduğu için başvuruluyor. Çeşitli şeyler sonucu da problem çözülemiyor ve aksine de büyüyor.
    • bunları göz önüne alarak toplantı yapmamaya ve hatta iç haberleşme notları tutmamaya karar verdik
  • Medya planlaması hakkında
    • başarı planlamaya bağlı
    • genellikle TV'yi tercih ediyoruz
    • en ucuz veya en pahalı programları seçmiyoruz
    • her kanala reklam verecek bütçemiz yok, bundan dolayı seçmek zorundayız
    • Zor olanı seçiyoruz seçimleri bizler yapıyoruz, kaybedersek hem biz hem de reklamveren kaybediyor. (not2025: onun için başarılı olmak için tüm çabayı sarf ediyorlar. Sonuçta da çok başarılı oldular)




Comments