mkg-radyo programlari analizleri - 90'lı seneler
MAURICE (SKYROCK) &
LOVING FUN
(FUN RADIO)
PROGRAMLARININ ÖZELLİKLERİ ÜZERİNE ÇALIŞMA
ARALIK 1996
ÖNSÖZ
Türkiyede son zamanlarda radyo kanalları artmış, bununla beraber rekabet de zorlaşmıştır. Bu durum radyoları birbirlerinden farklılaşmaya zorlamaktadır.
Radyolar farklı oldukları zaman kalıcı bir dinleyici kesimini kendilerine bağlayabiliyorlar. Böylece radyolar reklam verenlerin ilgisini çekerler: bir radyonun daha fazla dinleyici olması demek reklamın daha fazla dinleyici tarafından duyulması demektir.
Bugün Türkiye’de Radyovizyon ve öteki radyolar pazarı bir şekilde paylaşmışlardır. Fakat Radyovizyon öteki radyolara göre bir adım önde olmalıdır ki, kendinden bahsedilmesini sağlasın ve daha büyük reklam kampanyaları alabilsin. Bunun sayesinde Radyovizyon daha çok kazanacaktır.
Bu amaca ulaşabilmek için, radyo programlarına olay yaratacak bir yenilik getirilebilir. Burada sunacağım iki radyo programı, yeni programlar üretmede sizlere bir fikir zenginliği sağlayacaktır.
Bu programlar, SKYROCK’tan seçtiğim MAURİCE ve FUN RADIO’dan seçtiğim LOVİNG FUN, Fransa’da bu radyoların ün kazanmalarını sağlamışlardır.
SKYROCK ve FUN RADIO adındaki radyolar ülke çapında yayın yapıyorlar. Fakat Fransa’ya sınır ülkeler olup fransızcanında kullanıldığı Lüksemburg ve Belçika’da dinleniliyor.
Bu seçtiğim programların başka programlara göre özelliği sıradışı olmaları. Çünkü öteki programlara Türkiyede rastlamak mümkün.
RADYO ADI : SKYROCK
PROGRAMIN ADI : MAURİCE
PROGRAMIN SUNUCUSU : MAURİCE
PROGRAMIN YAYIN SAATİ : 22:00 - 1:00
MAURİCE’in programı gece saat onda başlayıp sabah birde bitiyor. Kural olarak bu saatler belirlenmiş olmasına rağmen Maurice programını uzatabiliyor. Çünkü gece birden sonra başka bir DJ’in programı yok.
PROGRAMIN REKLAMLARI
Programın reklamları günün değişik saatlerinde aynı radyoda yayınlanıyor: öğle yemeği saatinde, iş dönüşü saatinde ve program başlamadan önce.
Ayrıca gazetelerde Maurice’in programı üzerine yazılar çıkıyor, bazen de Maurıce’i televizyon programlarına davet ediyorlar.
PROGRAM BOYUNCA YAYINLANAN ŞARKI TÜRLERİ
Hard rock, Heavy metal ve Trash müzikler ağırlıkta, fakat top ten’de bulunan rock şarkılarda yayınlanıyor.
PROGRAMIN ÖZELLİĞİ
Program boyunca Maurice ıle dinleyiciler ile sohbet ediyor. Bu sohbetlerin her biri üç ila beş dakika sürüyor. Her sohbet arası müzik çalınıyor.
Maurice dinleyicisiyle alışılagelmişin dışında bir sohbet kuruyor. Yani Maurice belirli kuralların dışına çıkıp ‘delice’ davranabiliyor.
Ayrıca Maurice Fransa’da süregelen güncel olaylara değişik bir gözle bakıyor. Onun düşünceleri aldığı felsefi eğitime dayanıyor.
SUNUCUNUN ÖZELLİKLERİ
Maurice’in sesi kalın, akıcı ve düzgün ( ‘hmmm’ ve ‘eeee’ gibi düşünmeyi ifade eden sesler çıkarmıyor, yani konuşmasını kontrol altında tutuyor.), bu özellikler onun düşündürücü sözlerine daha bir güvenirlik sağlıyor.
SUNUŞ BİÇİMLERİ, CEVAP VERME VE FİKİR BELİRTME
Maurice’in güncel olaylara bakışı politik görüşlerden uzak, yani olaylara tek taraflı bakmıyor. Kullandığı üslup bilimin vülgarize edilmiş hali. Maurice kendisini arayan konuşmacıdan da aynı türde bir konuşma bekliyor.
Maurice’in öteki DJ’lerden farkı, karşısındaki konuşmacının konuşmasını bir düğmeye basarak durdurabiliyor, birde onu ünlü yapmış bir kelime var: Defol. Maurice bu kelimeyi ya çok rahatsız edici konuşmalar yapanlara ya da bilinçsizce konuşanlara karşı kullanıyor. Bu konuşmalar her radyoda meydana gelmesine rağmen, bir tek Maurice bunlara sert cevap veriyor.
Maurice’in kovma merakı başka şekillerde de ortaya çıkabiliyor. Örneğin kendisini arayan bazı kadın veya kızları programına davet ediyor. Eğer ki bunların karakterlerini veya tutumlarını beğenmez ise onları stüdyodan kovuyor.
Bazen de Maurice karşısına çıkan konuşmacıyı kovmayıp, onu konuşmasıyla başbaşa bırakıyor. Yani bir yandan bir dinleyici bir şeyler anlatırken, öte yandan Maurice ya onunla dalga geçiyor, ya gitarını çalıyor ya da masasına parmaklarıyla vurarak davul çalıyor.
Ayrıca bir kural var; arayan herkes adını, oturduğu şehri ve yaşını belirtmek zorunda. Bu kurala uymayanlar konuşma haklarını kaybediyorlar.
Genelde her programda Maurice ses şovu yapıyor; mesela olur olmadık yerde bağırıyor, masasına parmaklarıyla vurup davul çalıyor ve yahut on saniye kadar hiç konuşmayıp sigarasını yakıyor üflüyor ve daha niceleri.
Sonuç olarak bu program entelektüel bir oyuna benziyor. Burada amaç Maurice’in dikkatini kazanmak. Bunu beceren oyunu kazanıyor, beceremiyenlerede bir ceza uygulanıyor.
MAURICE’İN CANLANDIRDIĞI KİŞİLİĞİN ÖZELLİKLERİ
KASARJİAN VE ROBERTSON SINIFLANDIRMASINA GÖRE
Maurice sokulgan değil, tam tersine soğuk ve soğukkanlı. Ayrıca karşısındakinden de sevgi beklemiyor.
Bir başka deyişle, Maurice aklını ve mantığını ön plana çıkarıyor.
RALPH WESTFALL SINIFLANDIRMASINA GÖRE
Maurice’in yarı aktif bir kişiliği var. Yani kendisi zaman zaman susar ve de konuşmacıyı bir şeyler söylemeye zorlamaz.
Bir de sohbet ederken, arada bir sessizlik olsa dahi o sessizliği bir süre bırakır. Bazen o sessizlik o kadar uzun sürer ki güldürücü bir hal alır.
Maurice içinden geldiği gibi konuşmaz, tam tersine düşünerek konuşur.
Maurice kendi inisiyatifini kullanıp yayın esnasında ve olayların gelişmesine göre kararlar alabiliyor. Mesela bir programında dinleyicisiyle koyu bir muhabbete girmiş iken dinleyici Maurıce‘e ‘Evleneceğim ama param olmadığı için karıma eşyalı bir ev bile veremiyeceğim’ diyor. Bunun üzerine Maurıce şu anonsu yapıyor ’Şu yeni evlenecek çifte bir şeyler hediye etmek isteyen radyoyu arasın’. Bunun üzerine hayırseverlerden mağazalara kadar birçok kişi arayıp hediyeler veriyorlar.
Maurice yenilikçi bir kişiliğe sahip; ya olaylara ayak uyduruyor ya da olayları kendisi yaratıyor.
Maurice’in düşünceleri pratik hayata yönelik; kendisi gerçekçilik arayışı içerisindeki bir hyper rasyonalist.
BERNARD CATHELAT SINIFLANDIRMASINA GÖRE
Maurice uç noktadaki bir tiplemeye ait : Dışlanmışlar (outsiders). Bu tiplemeye ait olan kişiler, Fransa’da daha yeni oluşmuş bir mikrokültürün temsilcileri.
Bu grup fransızların yüzde yirmisini oluşturuyor. Bu kişiler 15-35 yaşları arasında, şehirlerde oturan, ya iyi okul eğitimi görmüş ya da kendini yetiştirmiş, rahat bir yaşam biçimi olan, çok israfçı denebilecek şekilde para harcayabilen ve sıradışı yaşam süren kimselerdir.
Bu kişiler ne devrimci, ne ütopyacı, ne yapıcı ne de yıkıcı, ne de topluma tam intibak etmiş kimselerdir.
Sonuç olarak, bu kimseler toplumun temel kurumlarına uymalarına rağmen ( Örneğin aile, okul....) düşünce bakımından olabildiğince kaçış halindeler.
RADYO : FUN RADIO
PROGRAMIN ADI : LOVING FUN
PROGRAMIN SUNUCULARI : DOC ve DIFOOL
YAYIN SAATİ : 19:00- 22:00
PROGRAMIN REKLAMLARI
LOVING FUN adlı programın reklamları günün değişik saatlerinde aynı radyoda yayınlanıyor: öğle yemeği saatinde, iş dönüşü saatinde, program başlamadan önce reklamları duyuluyor.
Ayrıca gazetelerde DOC ile reportajlar ve program üzerine yazılar çıkıyor.
Zaman zaman Loving Fun programını değişik şehirlerden yayınlıyorlar. Bunun için o şehırdeki bir parkta veya bir spor salonunda stand kuruluyor, ve şehirdekileri canlı yayını görmeye davet ediyorlar. Örneğin Cannes film festivalinde programı Cannes’dan canlı olarak yaptılar.
PROGRAM BOYUNCA YAYINLANAN MÜZİK TÜRÜ
Programda çıkan şarkılar top ten’de olan şarkılar ile aynı.
PROGRAMIN ÖZELLİĞİ
Program boyunca Doc ve Difool telefonla arayan dinleyiciler ile sohbet edip, onların sorularını cevaplıyorlar.
Arayan kişiler genellikle 13 ila 25 yaşları arasındalar.Bu kişiler fiziksel, cinsel, ruhsal veya çevre ile olan ilişkilerindeki bozuklukları dile getiriyorlar ve Doc’tan bu sorunlarına bir çare bulmalarını istiyorlar.
Genellikle arayan kişi sorununu ilk (üstü kapalı şekilde) Difool’a açıyor. Hemen ardından Doc problemi daha iyi kavramak için sorular soruyor.
Her konuşmaya çıkan kişi için belirli bir süre ayrılıyor.Eğer ki sorun önemli ise, Doc arayan kişi ile anten dışı (yani müzik çalar iken) görüşmeye devam ediyor diye tahmin ediyorum. (Tıbbi sisteme göre nasıl hareket ettiği konusunda bilgim yok)
Dört ila Beş kişi ile ard arda görüşüp sonra da iki veya üç müziği ard arda yayınlıyorlar.
Programda arayan dinleyicilere, eğer isterlerse, bir paket gönderiyorlar. Bu programda paketin adını ‘Kit’ koymuşlar. Arayan kişi bir kit istiyorum dediği zaman ona, bir hediye paketi gönderiyorlar
(Kit : üzerinde loving fun yazan, ve spikerlerin resminin bulunduğu kartpostala tutkalla yapıştırılmış, bir adet paket).
Loving fun programının tutulmasını sağlayan bu Kit olmuştur.
SUNUCULARIN ÖZELLİKLERİ
Doc’un sesi kalın akıcı ve düzgün. Ses tonu kontrollü (Kızma veya sabırsızlanma belirtileri yok).
Doc’un (Doktor’un kısaltılmışı) mesleği psikiatr, uzmanlık konusu ise pediatri diye aklımda kalmış. Doc radyoda bir doktor veya bir danışman olarak görev almış - anladığım şey bu.
Difool şakacı her zaman gülmeye müsait bir ses tonuna sahip.
Difool, animasyon ile uğraşıyor. Arayan kişiye ilk o cevap veriyor, onunla biraz sohbet edip, havaya sokuyor.
SUNUCULARIN CANLANDIRDIĞI KİŞİLİKLERİN ÖZELLİKLERİ
KASARJİAN VE ROBERTSON SINIFLANDIRMASINA GÖRE
DOC : Doc tıp bilgisini kullanıp, bunu da her zaman ön planda tutmaya uğraşıyor. Ayrıca düşünerek cevap veriyor.
Doc karşısındaki ile sağlık konusunda fikir çatışmasına girmekten kaçınmıyor.
DİFOOL : Difool içinden geldiği gibi konuşuyor. Karşısındakine kendini sevdirmeye ve onunla içli dışlı olmaya çalışıyor.
Doc’un tam tersine, Difool karşısındaki ile herhangi bir fikir çatışmasına girmekten kaçınıyor.
RALPH WESTFALL SINIFLANDIRMASINA GÖRE
Doc daha az konuşup daha çok dinliyor ve az enerjik. Tam tersine Difool çok enerjik, ayrıca karşısındakini sıkmadan konuşmayı bilen biri.
Doc ve Difool bir ekip çalışması yapıyorlar. Birisi konuştuğunda karşıdaki dinliyor. Bir başka deyişle bir iş bölümü kurulmuş, bunun sonucunda birisi ötekinin üzerinde hakimiyet kurmamış.
İki spikerde genellikle sakin konuşuyorlar.
Birde, ikiside karşılarındaki konuşmacıya güven hissini vermeyi sistematik olarak uyguluyorlar.Çünkü radyoda konuşmak zor olmakla beraber, sorunlarını açıklamak daha da cesaret gerektirmektedir.
BERNARD CATHELAT SINIFLANDIRMASINA GÖRE
DOC : Doc açık fikirli. Modern dünyadaki gençlerin sorunlarını anlamaya çalışan birisi.
Kendisi yalnızlığa karşı işbirliği yapmanın veya yardımlaşmanın önemini savunuyor. Fakat gerekirse kişinin kendi başına sorumluluk almaktan kaçınmaması gerektiğini de düşünüyor.
Ayrıca değişimden korkmamak, gerekirse yeni yaşam biçimlerini denemek gerektiğini düşünüyor. Buna karşılık her türlü riskli yaşam biçimi sürmenin muhalifi.
DIFOOL : Dıfool’un canlandırdığı karakter ise bugünü yaşa (CARPE DİEM) düşüncesine uygun. Bir başka deyişle hazcılık felsefesini tatbik ediyor.
Difool için eğlence ve zevk ön planda olmalıdır. Onun için hayat gösterişli, hayallerle süslenmiş, zenginliğin, rahat yaşam ve lüks’ün önde tutulduğu bir yaşam biçimi olmalıdır.
Bu iki karakter zıt gibi görünsede, ikisi birbirini tamamlıyor, ayrıca programın tekdüze olmasını da engelliyor.
SON SÖZ
Burada yazılmış olan bütün fikirleri bu iki programı dinliyerek elde ettim. Bu iki programdan etkilenmem bu kadar bilgiyi toplamamı sağladı. Zannedersem birtek bu kadar zengin programlar insanları etkileyip, onları her akşam radyo başına çekebilir. Bunun içindir ki yeni programlar yapımında, içeriklerinin zengin olması esas olarak alınmalıdır.
Ayrıca bu programların örnek olarak alınması gerektiğini açıklayacak en önemli delil, bunların üç seneden beri radyoya kazanç sağlıyor olmaları. Bir programın, bu kadar rekabet olan bir pazarda durabilmesi, onun ne kadar sağlam temellere oturduğunun göstergesidir
Bu programların Türkiye’ye tatbiki çeşitli engellerle karşılaşacağından,programın kendisi yerine, bu programlarda uygulanan genel stratejilerin alınması en uygun olacaktır.
Comments
Post a Comment